Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi ve EGE-KOOP'un birlikte hazırladığı jeofizik ve zeminlerin deprem esnasında sismik davranışları raporu korkuttu. Olası depremde İzmir dört kat gömülebilir...
Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi ve EGE-KOOP'un birlikte hazırladığı jeofizik ve zeminlerin deprem esnasında sismik davranışları raporu korkuttu. Raporda, "İzmir'de Kordon bölgesi birinci derece risk taşırken, olası depremde binalar 4 kat yerin altına gömülebilir" denildi.
EGE-KOOP Genel Başkanı Hüseyin Aslan, İzmir Limanı'yla Gündoğdu Meydanı arasında kalan Birinci Kordon ve İkinci Kordon bölgesinin olası bir depremde ciddi afet riski altında olduğunun bilimsel çalışmayla tespit edildiğini açıkladı. Aslan, "Yaptığımız araştırma bize göstermiştir ki olası bir depremde bölgede zeminin yapısı nedeniyle zemin yüzeyinde yer değiştirmeye bağlı olarak depremin şiddet ve etkisi çok daha fazla olacak. Ortalama 30-35 metre derinlikte yanal ve düşey yüklere bağlı zeminin taşıma gücü değişim gösterecek. Bu derinlikte aynı zamanda sıvılaşma riski bulunmakta. Eğer kazıklı temel yapılacaksa, kazık boyları, tipleri ve kazıklara yatay yönde etki edecek deprem kuvvetinin derinliğe bağlı olarak modellenmesi gerekir. Sıvılaşma nedeniyle binalar arasındaki mesafelere dikkat edilmeli" şeklinde konuştu.
DÖNÜŞÜM ACİL VE KAÇINILMAZ
Kordon'daki yapıların pek çoğunun 35 yaşından büyük olduğunu belirten Aslan, olası bir depremde karşı karşıya kalınacak afetin büyüklüğünün oldukça yüksek olacağını söyledi. Depreme dayanıklı yapıların hızlıca yapılması gerektiğini belirten Aslan, "Bölge için kentsel dönüşüm acil ve kaçınılmazdır. Biz bu araştırma verilerini dikkate alarak, Kordon Kentsel Dönüşüm Projesi hazırladık.
Buna göre bitişik nizam yapılar olmayacak. İkinci Kordon'daki yapılar da denizi görebilecek. Burada yüksek (akıllı) yapılar öngördük.Ancak, aralarındaki mesafe 500 metre olacak. Binaların aralarında sosyal donatı alanları, otoparklar, yeşil alanlar yer alacak. Projemizi kısa süre sonra açıklayacağız" diye konuştu.
DEPREM BİNALARA HASAR YARATIR
Prof.Dr. Akçığ, "Seferihisar veya yakındaki bir başka yerde deprem olduğu zaman Kordon'daki zeminin nasıl davranacağını ortayı koyduk. Yüzeydeki yer değiştirmelerinin etkilerini saptadık. Binaların bu deplase olma durumuna karşı önlemi olması gerektir. Ayrıca alüvyon alan olduğu için sıvılaşma riski var. Böyle zeminlerde binalar yıkılmaz ama 4 kat gömülebilir ya da birbirine çarpabilir" dedi.
KENTSEL DÖNÜŞÜM DÜZDEN BAŞLAMALI
Prof.Dr. Akçığ, İzmir'de kentsel dönüşümün bir an önce gerçekleşmesi ve yapı stoklarının hızla yenilenmesi gerektiğini söyledi. Özellikle yaşı 35 ve 40 üzerindeki binaların kentsel dönüşüm içine alınması gerektiğini dikkat çeken Prof.Dr. Akçığ, "Gecekondu bölgelerine bakmayalım. Çünkü çoğu dağda ve iki kat. Bence İzmir'de kentsel dönüşüm dağlardan başlatılacağına, düzlülükten başlamalı" diye konuştu. Depremle ilgili İzmir'in başının belada olduğunu belirten Prof. Dr. Akçığ, kentin fayların içinden geçtiği bir kent olduğunu söyledi.
Yeni fay hattı çıktı
ALINACAK tüm önlemlere karşın binaların yıkılabileceğini, ancak hedefin en az hasarlı atlatmak, içinde yaşayanların canlı kalmasını sağlamak olduğunu belirten Prof.Dr. Akçığ, "izmir'de en son büyük deprem 1688 depremidir, bundan 334 yıl sonra olacağı öngörülmüştü. Ancak, 2003-2005 Seferihisar depremleriyle o güne kadar varlığı bilinmeyen bir fay daha ortaya çıktı. Seferihisar'da küçük küçük depremler oluyor, İzmir'de ortalama olarak beklenen deprem 6.5 büyüklüğündedir. Bu izmir'deki mevcut yapı stoku hasar yaratır. Özellikle 35-40 yaşındaki yapıların çok olduğu Karşıyaka, Konak, Hatay'da. Çünkü eski binalarda beton kalitesi düşük" şeklinde konuştu.
Akşam Gazetesi