MENA Bölgesi Yönetici Ortağı Ali Güven, TMSF'ye devredilen şirketlerin birleştirilerek 'dev'ler yaratılmasına dair bir master plan gözlemlediklerini söyledi.
MENA Bölgesi Yönetici Ortağı Ali Güven, TMSF'ye devredilen şirketlerin birleştirilerek 'dev'ler yaratılmasına dair bir master plan gözlemlediklerini söyledi.
TMSF'ye devredilen şirket sayısı 500'ü bulurken bu şirketlerin hayatlarına güçlenerek nasıl devam edebileceği konusu, ekonominin bugün geldiği noktada önemini artırıyor. Yönetim danışmanlığı şirketi Value Partners, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nda (TMSF) bulunan şirketlere dair bir denetim ve inceleme hazırlamak için başvuru yaptı. Value Partners MENA Bölgesi Yönetici Ortağı Ali Güven, fondaki şirketlerin birleştirilmesine dair bir plan gözlemlediklerini söyledi.
Ali Güven, hükümetin TMSF'deki şirketlere dair bir master planı olduğunu gördüğünü anlatarak şöyle devam etti: "Benim gördüğüm orada aynı sektördeki şirketleri birleştirip tek veya bir iki dev şirket yaratma stratejisi belirlenmiş. Biz TMSF'ye bu şirketleri audit etme talebimizi ilettik. Şu anda gördüğümüz kadarıyla beklemedeler." Güven, sürecin işleyişine dair önerisini ise şöyle ortaya koydu: "Bu şirketler sektörel olarak ayrılıp her sektör bir danışmanlık şirketine verilebilir. Araştırırız bu şirketleri, bir rapor çıkarırız. Bu şirketler nasıl birleşir, nasıl dışardan ortak bulunur, nasıl halka açılır bunu çalışabiliriz."
Perakendede 'patron' kaynaklı kriz bekliyorum
Türkiye'nin dünyanın döviz kuruna göre 16 ila 19'uncu ekonomisi olduğunu buna rağmen 'Ülker'in aldığı Godiva ve devlet destekli THY dışında' bir tek dünya markası çıkaramadığını belirten Ali Güven, "Bunun nedeni şu: Bizim şirketlerimizin yüzde 60'ı kurucusunun elinde ve en zor işlerden biri birinci jenerasyondan ikinci jenerasyona geçiş" ifadesini kullandı. Sıfırdan kanı ile canı ile şirketi kuran patronun işi çocuklarına bırakmayıp kendi işe devam ettiğini, kurumsallaşmayı tamamlamadığını belirten Ali Güven, "Kurumsallaşamama büyük tehdit. Özellikle perakendede önümüzdeki dönemde çok ciddi sıkıntı bekliyorum" dedi. ABD'de şirket patronlarının profesyonele 'onun sayesinde golf oynayabiliyorum' diyerek çok iyi davrandığını ama Türkiye'de durumun böyle olmadığını anlattı Ali Güven. Ona göre önümüzdeki süreçte ekonomimiz bütün sıkıntılara ek olarak bir de aile şirketlerinin ikinci jenerasyona evrilememe sorununu yaşayacak.
Her şirket satılmak için kurulur
Güven gözlemlediği tehlikeyi şöyle anlattı: "Koç Grubu'nu ayrı tutmak lazım, kurumsallaşmada Türkiye'nin dışında bir ligdeler ama çoğu şirkette sorun yaşanacağını göreceksiniz. Türk patronu kendini yüzde 100 işe adamış, çok çalışkan. Ancak malesef ekonomi engebeli olduğu için krizlerden bir türlü profesyonelleşmeyi sağlayamıyor. Bütün kararlar merkezi, bu merkezi kararların yanlışını kimse söyleyemiyor. Bir dünya devinin patronu ile sohbet ederken, çocuğunun olup olmadığını sordum. Bana 'Benim soyadımı taşıyor olması bu şirketi yönetmesini gerektirmez' dedi. Amerikalı bir yatırım danışmanı şöyle demişti; 'Her şirket satılmak için kurulur.' Bizde böyle bir şey yok."
Danışmanlığa para veremiyor, katma değerli ürün üretemiyoruz
Kurucu patronun katma değerli işi anlamakta zorlandığını gözlemlemiş Ali Güven. "Ceketiyle fabrikada uyumuştur o. Sen ona yazılıma, danışmana para vermeyi anlatamazsın. O senin hiçbir şey bilmediğini düşünür. Türkiye'nin katma değerli ürün üretememesinin ardında yatan da budur." Şirketlerin yönetimini sürdüren sahiplerin kendilerinden sonrayı düşünmeleri gerektiğini belirten Ali Güven bu yolda şöyle bir hareket planı çizdi:
"Ben hiçbir patronun benden sonra tufan diye düşüneceğini sanmıyorum. Bunun planlamasını yapmaları önemli. Öncelikle bir şirket anayasası oluşturmaları lazım. İkinci olarak yabancı yönetim kurulu üyesi, dişini geçiremeyeceği, 'bu yanlış' diyebilecek yöneticiler almak lazım. Yalnız aile dışından değil, yabancı uyruklu bir yöneticiden bahsediyorum. Teknoloji üretiyorsan alacaksın bir Koreli yöneticiyi. Bunlar için büyük paralara da gerek yok. Bir sonraki yüzyıla kendimizi nasıl taşıyacağımızı kurumsallaşarak formüle etmemiz gerek."
Ali Güven'e göre yönetimde hedef koymak çok önemli, bir sanat. Güven, Türk şirketlerde yönetim kaynaklı yapısal sorunları kendi gözlemleri ile şöyle ortaya koydu:
"Bir hedef koymalı, demeli ki Ortadoğu bölgesinde ciroda ilk 5'ten biri olacağım, örneğin. Tek bir cümle ile koy hedefini. Adam çalıştırmaktan önemlisi adam denetlemek. 5 kriter koyarsın, onlar alarm verdiğinde işe el atarsın. Bizde ise öyle olmaz, size iddia ediyorum Türk patron hedef koymaz çünkü o hedef kendini de bağlar. Örneğin dedi ki şu kadar kâr istiyorum, ciro da şunun altına inmesin. 'Peki o zaman 6 ay sonra görüşelim'. Olmaz, belki sen o hedefi tutturmak için eleman çıkaracaksın, belki merkezi Güngören'e taşıyacaksın. Her şeyden haberdar olmak, her şeyi kontrol etmek istiyor."
Ali Güven, bu eksiklik nedeniyle stratejik danışmanlığın çok önemli hale geldiğini vurgulayarak, önümüzdeki 10 yıl kurumsallaşma çalışmalarında danışmanlık şirketlerinin öneminin artacağını belirtti.
İtalian Telecom'un peşine takılıp Türkiye'ye geldiler
Value Partners, İtalyan McKinsey'den ayrılan birkaç danışmanın 1993 yılında kurup büyüttüğü bir yönetim danışmanlığı şirketi. McKinsey'den ayrılırken, İtalian Telekom gibi en 'ağır' müşterilerden birini de beraberlerinde götürmüşler. İtalian Telecom da onları tüm dünyada nereye gidiyorsa oraya... Türkiye'ye gelişleri Aria ile. 2006 yılında Türkiye ofislerini kuruyorlar. Böylece İtalya'dan sonra gittikleri ilk global pazar Türkiye oluyor. Value Partner Yönetim Danışmanlığı, bugün 3 kıtada, İtalya, İngiltere, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Brazilya, Arjantin, Çin, Singapur, Hong Kong olmak üzere 9 farklı ülkede bulunan 10 ofisiyle hizmet veriyor. Şirket, MENA bölgesini de Türkiye üzerinden yönetiyor. Ali Güven, IBM, Logo ve Dsmart tecrübeleri sonrası geçtiğimiz yıl şirketin yönetimine getirildi.
Ortadoğu verimliliğe odaklandı, İran bize mesafe koyuyor
- İran'dan Türkiye'ye bir mesafe gözlemliyorum. Value Partners olarak orada çok proje yürütüyoruz. Eskiden Türkiye'den gelen her şeye açıktılar ancak artık işler eskisi gibi değil. ABD ve Rusya anlaşırsa bu streslerin hepsi biter, bu bir Türkiye İran meselesi değil. Amerika'nın İran politikasının ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. İnşallah iletişimde iki ülke arasında olumlu bir hava gelişir. İran politikanın çok etkili olduğu bir ülke, iletişim doğru kurulursa bizim için altın madeni İran. Her sektörde ihracat yapabiliriz. İran hazır, internet altyapısına ihtiyaçları var. İran bizim için biçilmiş kaftan. Türkçe konuşuyorlar, insan kalitesi bize yaklaşıyor. Ancak dünya ekonomisinden tecrit oldukları için bir aceleleri yok. Bir toplantıyı 3 kez ertelerler.
- Gelişmekte olan ülkelere baktığınızda önümüzdeki 20 yıl Afrika görünüyor. Afrika'da çok büyük bir açık var her konuda. Biz burada 5G'yi tartışırken orada 3G'yi konuşanlar var. Doğal kaynakları ile zenginlikleri de var. Orta Afrika özellikle büyük potansiyel vaat ediyor.
- Körfez ve Ortadoğu bundan 5 yıl önce iyi bir gelecek vaat ediyordu ama şimdi hepsinde problem var. Körfezde şimdi konuştuğumuz tüm müşterilerimiz, yüzde 100'ü yeni proje yerine verimlilik projelerine döndüler. Petroldeki düşüşün ardından odak verimlilik artık. Hepsi, "Daha az para harcayarak nasıl başarılı oluruz" diyor. Bırakın yeni işi, bütün işlerimiz optimizasyona döndü.
- Bölgedeki parasal ve siyasi liderlik Suudi Arabistan'da. Örneğin dünyadaki en büyük süt çiftliği Suudi Arabistan'dadır. Kendi sanayilerini yaratma atılımındalar şimdi. Fakat bölgedeki fikir liderliği, inovasyon Birleşik Arap Emirlikleri, özellikle de Dubai'de. Şeyh Maktum Dubai'yi Avrupa standartlarında yönetiyor. E-devleti 2000 yılında uygulamaya başladılar. Şimdi gençlerin aktive olması için askerlik uygulamasına başlıyorlar.
Dünyada gelişme kaydedecek 3 sektör var, ikisi birleşiyor
"Dünyada gelişme kaydedebilecek 3 sektör var: Teknoloji, medya ve telekomünikasyon. Telekom ve medya birleşiyor yavaş yavaş. 10 yıl sonra dünyada pay TV bir televizyon şirketi kalmayacak, telekom şirketlerinin olacak hepsi. Amerika'da başladı bu. Bize biraz geç de olsa gelecek. Telekom yüzde 30- 35 karla çalışıyor; hem büyük ihtiyaç hem de regüle ediliyor. Daha çok konuşacağız, daha çok iletişim kuracağız, daha çok işi telefondan yapacağız. Geleceği çok parlak bir sektör. Telekom sektörü fiber ve 4G'ye milyar dolarlar yatırdı, peki nereden para kazanacak? Her türlü mobil konuşma azalıyor. Fiks internet de çözüm değil. Tek çözüm içerik. İçerik de pay TV'lerde var. Türkiye'deki telekom şirketlerinin en büyük hatası, ki bunu çok yakında çok pahalı ödeyecek, içerik önceliklerinde ilk 3'te değil. AT&T bir ay önce 85 milyar dolara Time Warner'ı satın aldı. Bundan bir yıl önce de Liberty Media'yı satın almışlardı. AT&T en stratejik telekom şirketi oluverdi, hepsini birleştirecek. Sektörde ciddi bir dönüşüm var bu anlamda. Otomotivde yeni bir marka çıkmaz. Bankacılıkta ise yeni trend konsolidasyon. Suudi Arabistan için böyle bir teklif hazırladık, sektöre baktık hangi bankalar birleştirilebilir bir çalışma tamamladık ve sunduk. Banka şubesi en pahalı yatırım. Kuzey Avrupa ülkelerinde hem konsolidasyon var hem de şubeleri front ofis haline getirip back ofisleri daha az kirası olan yerlere taşıma trendi var."
''Yunan arkadaşımla dün sohbet ediyorum, bana dedi ki 'Sizin en büyük gücünüz yerli markalarınız. Yunanistan'da marka kalmadı, hepsi yabancı marka.' Gerçekten çok önemli bir güç markalarımız. O markalarla İran'da bir AVM açıp tüm alanlarda hizmet verebiliriz.''
Dünya
Önerilen Bağlantılar : Yeni konut projeleri