Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, şehircilik, medeniyet ve bina yapımının, mühendislere bırakılmayacak kadar ciddi bir iş olduğunu belirterek, sosyologların, psikologların, tarihçilerin, ilahiyatçıların ortak karar vermesi gerektiğini belirtti..
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, şehircilik, medeniyet ve bina yapımının, mühendislere bırakılmayacak kadar ciddi bir iş olduğunu belirterek, ''O şehrin nasıl olması, hayatın nasıl süreceği konusuyla ilgili sosyologların, psikologların, tarihçilerin, ilahiyatçıların müştereken oluşturacağı bir koalisyonla, incelemelerin sonucunda ortaya bir nema çıkmalı ve bu hayata geçirilebilir olmalı'' dedi.
Güllüce, Ensar Vakfı Ankara Şubesi tarafından düzenlenen ''Ensar Buluşmaları Konferansı"na konuşmacı olarak katılarak çevre ve şehircilik konularında değerlendirmelerde bulundu.
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ekonominin dengesizliği, batıyla doğu arasındaki fark nedeniyle oluşan göç sebebiyle çeşitli dengesizlikler oluştuğunu belirten Güllüce, ülkenin bazı illerinin diğer illerine göre çok yoksul olduğunu, özellikle doğuda bazı ilçelerde fakirlik nedeniyle başka bir Türkiye'nin görüldüğünü söyledi. Bu kapsamda gerek teşviklerle, gerekse izlenen politikalarla gerekli çalışmaların yapıldığını anlatan Güllüce, ancak bunun çok gerilere dayanan bir problem olduğunu ve beraberinde bir çarpık yapılaşmayı getirdiğini söyledi.
Güllüce, ''Devlet, vatandaşın bu hızına yetişememiş işte gecekondu olmuş, gecekondu olmasa da gündüzkondu dediğimiz binalar olmuş güya bina sahibinin arsası kendi malı ama binanın mühendislik hizmeti gördüğü yok, inşaatla ilgili hiçbir mühendislik hizmeti almamış'' dedi.
Gecekonduyu doğru bulmadığını, onaylamadığını belirten Güllüce, Türkiye'de kentsel dönüşüm adı altında önemli çalışmalar yapıldığını ifade etti.
Kentsel dönüşümde önce vatandaşla ittifakın, vatandaşın ikna edilmesinin önemli olduğuna dikkati çeken Güllüce, bu konuda da belediye başkanlarına önemli görevler düştüğünü kaydetti.
-"Şehircilik sadece mühendis işi değil''
Şehircilik konusunda, çok katlı binalara yönelik bir çok eleştiri olduğuna değinen Güllüce, bazı mimarların İstanbul'da çok katlı binaların yerine iki katı binaların yapılması önerilerine ilişkin, ''İki kat demek kolay, oturup hesaplayın İstanbul'u iki kata indirdiğin zaman, nereye geleceğine bir baktığınızda Kızılcahamam olmaz da Bolu'ya kadar gelir, bahçeleri biraz büyütürsen bir rivayete göre Yozgat'a dayanır'' diye konuştu.
Konuşma döneminin bittiğini, ortaya proje konulması gerektiğini vurgulayan Güllüce, şöyle devam etti:
''Sadece olmazları söyleyerek bir yere varılacağı yok, soru sorularak da bir yere varılacağı yok. Ama o soruyu cevabını aramak için soruyorsak tamam ama sadece soruyu sorup orada bıraktığınızda o bedavacılıktır. Konuşma dönemi bitmiştir. Ortaya projeni koyacaksın, nasıl olduğunu söyleyeceksiniz. Sadece bu iş mühendis işi de değil. Yani şehircilik, medeniyet, bina yapımı, mühendislere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir. Çünkü hesap kitap yapar, görevi odur onun ama esas o şehrin nasıl olması, hayatın nasıl süreceği konusuyla ilgili sosyologların, psikologların, tarihçilerin, ilahiyatçıların müştereken oluşturacağı bir koalisyonla, incelemelerin sonucunda ortaya bir nema çıkmalı ve bu hayata geçirilebilir olmalı. Bir ekonomik anlamda hayata geçirilebilir olmalı, iki Türkiye'nin şartlarına da uygun olmalı.''
Daha sonra katılımcıların sorularını da yanıtlayan Güllüce, bir katılımcının Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalma bir çok tarihi eserin bulunduğunu hatırlatarak, betonarme yapıların çok dayanmadığını, kültür eserlerinin, büyük camilerin taş bina şeklinde yapılması yönünde bir stratejilerinin olup olmadığını sorması üzerine, bunun teoride doğru ama pratikte zor olduğunu söyledi.
Geleceğe eserler bırakma yönünde bir akım başladığını ve bazı yapıların uzun ömürlü beton üretme teknolojisiyle yapıldığını anlatan Güllüce, ''Ancak tabi niye o insanları, o taş ustalarını yetiştirmemişiz, bırakın onları bazı camileri, sanat eserlerimi restore edemiyoruz. Derdimiz para değil, derdimiz insan, niye bir restore projesini Ahmet yapmıyor da İtalyan arıyoruz biz'' ifadelerini kullandı.
-''Dertleri kesilecek ağaçlar değil''
Kentsel dönüşüm projelerinde, çevreye ve ağaca önem verilip verilmediğinin sorulması üzerine Güllüce, kendilerinin çevre projelerine ve ağaçlandırmaya büyük önem verdiklerini dile getirdi. Güllüce, son dönemde bir akım oluşturulduğunu çevreyle ilgili gelişmiş ülkelerin, gelişmemiş ülkelerin üzerine çevre konusuyla binmeye çalıştığını ve saldırdığını iddia etti.
Bakan Güllüce, şunları kaydetti.
''Kendisi dünyanın anasını ağlatmış, bütün dünyayı kirletmiş, sanayileşme sırasında insanlığı katletmiş, bütün kirliliği Afrika'ya, Asya'ya, dünyaya götürmüş dökmüş. Dünyayı perişan etmiş kirlilikte, çevrede sonra herşeyi bitirmişler yüksek teknolojiye ulaşmışlar. Benim sanayicimin, bugün kendisini yüksek teknolojiye ulaştığı kadar atık atması şeklinde şartlar koşuyor. Amerika hala Kyoto'yu imzalamadı ama sana 'bu gazı kullanmayacağın, HES yapmayacağın' diyor. Çünkü Türkiye'nin enerjiye ulaşmaması lazım. Dünyada 700 nükleer santral var, niye bir Müslüman ülke 'elektriği ben nükleerden sağlayacağım' deyince kıyamet kopuyor ki? Bu nükleer santral Müslüman ülkede olunca mı sorun oluyor da Kanada'da, Avusturya'da, Fransa'da, Almanya'da olunca olmuyor da Türkiye'de olunca sorun oluyor. Bana bir günde 9 bin mail geldi havaalanı yapılmasın diye. Bunlar hep organizasyon, mailin nasıl olacağını biliyorsunuz bir adamın kaç isimle çekebileceğini. Çevreyi gelişmekte olan ülkelerde bir baskı aracı olarak kullanıyorlar. İzmir otoyolunu yapacaksam oradan 12 bin tane ağacı keserim, daha geçtiğimiz gün, şu pazar günü ben 10 bin tane ağaç dikilmesine ön ayak oldum. Şimdi İzmir otoyolunu 3,5 saate indirtmeyeyim mi? Derdi onun orada keseceğimiz 12 bin, 15 bin ağaç değil, onun derdi o otoyol olmasın, onun derdi havaalanında keseceğin 3-5 tane, 10 tane, yüz tane, bin tane ağaç değil, Orman Bakanlığı milyar tane ağaç dikmiş, kaldı ki Orman Bakanlığı her sene onbinlerce ağacı kesip kereste olarak satmıyor mu? İhaleyle satmıyor mu? Orman köylülerinin işi odur. Adamlar ağaç keser, sonra bunlar budarlar, sonra ihaleyle Orman Bakanlığı satar müteahhit de alır kereste yapar, bir kısmını da köylüler yakar. Bu onbinlerce, yüz binlerce ağaçtır bu söylediğimiz. İzmir otoyolunun yaparken, havaalanında niye sorun oluyor da Orman Bakanlığı kesip satarken sorun olmuyor diye sormak lazım.''
Ensar Vakfı Ankara Şubesi Başkanı Ercan Poyraz da son yıllarda kentsel dönüşüm projeleri, imar ve altyapı çalışmalarıyla şehirlerin, insanların yüzünü güldüren çalışmaların yapıldığını ifade etti.
Konuşmaların ardından Poyraz, Bakan Güllüce'ye plaket verdi. Güllüce de plaket yerine kitap verilmesi önerisinde bulundu.
AA