Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda gözaltına alınan iş adamı Ali Ağaoğlu'na 3 günlük nezarette kalması pahalıya patladı. Ali Ağaoğlu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde yaşadıklarını, sorgulama sürecini ve bundan sonrasını anlattı...
17 Aralık sabahı Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda gözaltına alınan iş adamı Ali Ağaoğlu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde yaşadıklarını, sorgulama sürecini ve bundan sonrasını anlattı.
Sabah saat 06.30’da kendisini aldıklarını belirterek, “Ne olduğunu ben de anlamadım” dedi ve sorularımızı şöyle cevapladı:
- Size nasıl bir açıklama yaptılar?
“Bir soruşturmayla ilgili ifadenizi almak istiyoruz, bizimle gelebilir misiniz” dediler. “Peki” dedim, giyindim ve gittim.
- Konuyu biliyor muydunuz?
Hayır, hiçbir şeyden haberim yoktu.
- Sorguya kadar hücrede mi kaldınız?
Evet, 4 metrekarelik bir hücreydi sanırım. 3 kişiydik.
Hiç uyumadığım kadar uyudum
- Ne yaptınız koğuşta?
Uyudum. Hayatımda hiç uyumadığım kadar uyudum.
- Neler hissettiniz?
Benim sorumluluğum sadece kendime olsa bir şey demem. Binlerce kişiye ekmek veriyorum, benimle birlikte yüzlerce firma iş yapıyor. Ben neler düşünürken, başıma gelenlere bak. Kendi kendime , “Her şer de bir hayır vardır. Yılma, Ali…” dedim.
- Çocuklarınız ne yaptı?
Aklıma ilk kızım geldi. O benim canım , hayatımdaki en değerli varlığım.
- Sorgunuz 20 saat sürmüş öyle mi?
Ne 20 saati, tamamen abartıyorlar. 20 saat anlatacak neyim var ki benim.
Araplar teşekkür edip gitti
- Neler oldu peki, ne sordular size?
2 tane soru sordular. “Bakırköy 46 projesini neden yaptın, nasıl yaptın” dediler. Bir de Abdurrahman Bayraktar ile çekilmiş fotoğrafınız var nereden tanışıyorsunuz?
- Siz ne yanıt verdiniz bu sorulara?
Doğru neyse onu anlattım. 46 projesinde 18 madde uygulamasının kaldırılması için önce belediyeye gittim. Belediyeden yanıt gelmedi. Ben de değişikler için Çevre Bakanlığı’na başvurdum. İşimi takip etmem kötü bir şey mi? Sonra yapılır, desek günler, haftalar sürüyor. Abdurrahman Bayraktar’la da neredeyse 20 yıldır dostluğumuz var. Beraber tavla oynuyoruz, hemşehriyiz. Dostluğumu mu bitireyim bilemiyorum. Ondan sonra da beni serbest bıraktılar.
- Peki neden siz?
Çünkü ben emlak sektörünün sembol ismiyim. Ben futboldan bile uzak duruyorum, takım tutmuyorum. Siyasetle ne işim olsun. Ben işimin fanatiğiyim.
- Bundan sonra ne olacak?
Daha çok çalışacağım. O kadar hırs yaptım ki anlatamam. Daha çok yatırım yapacağım, 5 saat uyuyorsam 3 saat uyuyacağım. Zaten 3 günde 157 milyon dolar kaybettim. Pazartesi Araplarla masaya oturduk. Benim Yeniköy’deki arazim için. İstanbul’un en güzel otelini yapacağım oraya. Adamlarla anlaştık salı günü öğlen 12’de anlaşma imzalayacaktık. 157 milyon dolarlık anlaşmaydı. Araplar geliyorlar, burası toz duman tabii… Ne olduğunu onlarda anlamıyor, benim başıma gelenleri duyunca inanamıyorlar. Teşekkür edip gidiyorlar. Projeler, anlaşmalar hepsi gitti.
Davullu zurnalı çıkmayı kendime yakıştıramadım
Emniyetten gece 01.30’da çıktınız…
Aslında beni Emrullah Turanlı’dan bir saat sonra serbest bıraktılar ama ben çıkmadım, çıkamadım.
Neden çıkamadınız? Anlamadım…
Benimle beraber mahkemesi devam eden 20 kişi daha vardı. Davul, zurnayla oradan çıkmayı kendime yakıştıramadım. Herkesin sorgusu bitti, ben de çıktım.
Her gün gidip imza mı atıyorsunuz?
Yok böyle bir şey. Yurtdışı çıkış yasağım var, o da bugün yarın kalkar, hayırlısıyla…
Selin Kök/Sözcü