Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Bektaş, Ege Denizi'ndeki depremin, İstanbul'un deprem tehlikesi ve deprem riskinin yeniden değerlendirilmesini gerekli kıldığını bildirdi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Bektaş, Ege Denizi'ndeki depremin, İstanbul'un deprem tehlikesi ve deprem riskinin yeniden değerlendirilmesini gerekli kıldığını bildirdi.
Bektaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 24 Mayıs Cumartesi meydana gelen Ege Denizi-Gökçeada depreminin, Yunanistan-Tekirdağ-İstanbul-İzmit istikametinde yarım daire çizen Kuzey Anadolu Fayının kuzey kolu üzerinde oluştuğunu söyledi.
Aynı fay üzerinde 1999 İzmit depreminden sonra büyük İstanbul depremi beklendiğini belirten Bektaş, "Beklenen büyük İstanbul depremi es geçilerek daha batıda Ege Denizi depreminin gerçekleşmesi, ezber bozucu olup oldukça önemli ve düşündürücüdür. Ege Denizi depremi İstanbul'un deprem tehlikesi ve deprem riskinin yeniden değerlendirilmesini gerekli kılar" dedi.
Marmara Denizi'ni oluşturan jeolojik olayların Kuzey Marmara Fay Hattı boyunca kabuğun kimi yerde çok daha güçlü ve kırılgan, kimi yerde ise daha zayıf, plastik davranış göstermesini öngördüğünü ifade eden Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Jeofizik ve sismik tomografi verileri ise batıda Mürefte 1912, doğuda Marmara-İzmit 1999 depremlerinin Kuzey Marmara fay hattının 10 ile 20 kilometre derinliğinde, kabuğun güçlü ve kırılgan özellik gösterdiği bölgede gerçekleştiğini göstermiştir. Oysa fay, Orta Marmara'da Marmara Ereğlisi ile Çekmece arasında, 10 ile 20 kilometre derinliğinde zayıf plastik davranış gösteren bir kabuğu kırdığı için bu bölgede 1900 ile 2013 yılları arasında 5,1'den büyük deprem görülmez. 2 bin yıllık tarihsel deprem kayıtlarında da Orta Marmara'nın bu bölümünde büyük yıkıcı depremlerin olmaması, bu görüşü destekler niteliktedir."
Bektaş, Kuzey Marmara'da fayın, doğuda ve batıda güçlü kırılgan kabuğu, Orta Marmara'da ise zayıf ve plastik davranış gösteren kabuğu kırdığı için Marmara'nın doğusunda ve batısında 7'den büyük depremler, orta kısımlarda ise bundan çok daha küçük depremler üreterek yoluna devam ettiğini kaydederek, şunları söyledi:
"Öte yandan, deprem kırıklarının ilerlemesini durduran nedenlerden biri de fayın kırılgan davranış gösteren kabuk ortamından çıkarak çok daha plastik davranış gösteren diğer kabuk ortamına girmesidir. Son yüzyıl içerisinde Kuzey Marmara'nın batısında ve doğusunda yaşanan iki büyük deprem kırığının Marmara Denizi'ni boydan boya kat etmemesi, orta Marmara'da kabuk yapısının plastik davranış gösterdiğinin diğer kanıtı sayılabilir.
Kuzey Marmara'da, batıda ve doğuda 1912 ve 1999 depremlerinin yaşanması, gerilmelerin önemli ölçüde boşalması, Orta Marmara'da ise kabuk yapısının büyük ölçüde zayıf plastik davranış özelliği göstermesi, Ege Denizi-Gökçeada depreminin İstanbul'u es geçerek Ege'ye doğru ilerlemesinin temel nedenleri olmalıdır. Bu deprem senaryosu doğru ise İstanbul'un öngörülen büyük deprem tehlikesinin de o ölçüde azalabileceğini söylemek mümkün olacaktır."
AA