Ersin Özince, Türk bankacılık sektörünün 15 milyar dolarlık nükleer santral yatırımına kredi veremeyeceğini savundu.
İş Bankası ile Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) arasında yapılan kredi protokolü imza töreninde gazetecilerin sorularını cevaplandıran İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, bu tür yatırımların ihtisas alanına girdiğini söyledi.
Özince, Mesela biz uçaklar için de kredi vermiyoruz. Nükleer santralin de kendine ait finansmanı var. Bu konuda yeterince tecrübemiz yok. Biz sadece konut kredisi veririz!. Ancak bankacılık sektörü büyük projelere verilecek konsorsiyumun içinde yer alabilir dedi.
ÇED İSTİYORUZ
Türkiye'de enerji yatırımları konusunda bankacılık sektörünün kredi verirken çok hassas da davranmaya başladığını dile getiren Özince, örnek olarak hidroelektrik santralleri için verilen kredileri gösterdi. Özince, Türkiye'nin Kyoto protokolünün imzalanması gündemde. Bu yüzden bazı bankalarımız hidroelektrik santralleri için istenilen kredilerde muhakkak Çevre Etkin Değerlendirme (ÇED) raporu istiyor diye konuştu.
PSİKOLOJİMİZİ DÜZELTMELİYİZ
Gazeteciler dünyada kriz var, Türkiye de etkileniyor. Ergenekon da gündemimizde. Bu durum hem bankacıları hem tüketicileri nasıl etkiliyor sorusuna Özince, toplumun psikolojisinin önemli olduğunu kaydetti. Özince, Sabah kalkıp güne moralsiz başlarsanız, o gün hep öyle gider. Moral çok önemli. Türkiye'nin psikolojik sorunu var. Bu psikolojiyi düzeltmek için hepimize görev düşüyor. Bu konuda duyarlı olmalıyız diye düşünüyorum diye konuştu.
Tüketici kredilerini bu miktarda tutmak başarı olur
Ersin Özince, Türkiye'de mevduatın vadesini uzatacak önlemlerin alınması gerektiğini kaydetti. Vade uzadıkça bankacılık sektörü de tüketici kredilerini daha cazip kılmaya devam edecektir diyen Özince, mevduatın vadesinin uzatılması için vergisel çözümler devreye sokulması gerektiğini bildirdi.
Özince, Bunlar parasal ve mali politikasıyla yapılır şeklinde konuştu. Tüketici kredilerinde bankacılık sektörünün 2009'da mevcut miktarını koruyabilmesinin bir başarı olacağını da savunan Özince, Şu anda talepte çeşitli nedenlerle daralma var. Bunun en başında mutlaka ele alınması gereken psikolojik faktörler geliyor, ancak tüketici kredilerinde bankacılık sektörünün 2009 yılında da mevcut miktarları koruyabilmesi dahi başarı olacaktır dedi.
Bugün
Özince, Mesela biz uçaklar için de kredi vermiyoruz. Nükleer santralin de kendine ait finansmanı var. Bu konuda yeterince tecrübemiz yok. Biz sadece konut kredisi veririz!. Ancak bankacılık sektörü büyük projelere verilecek konsorsiyumun içinde yer alabilir dedi.
ÇED İSTİYORUZ
Türkiye'de enerji yatırımları konusunda bankacılık sektörünün kredi verirken çok hassas da davranmaya başladığını dile getiren Özince, örnek olarak hidroelektrik santralleri için verilen kredileri gösterdi. Özince, Türkiye'nin Kyoto protokolünün imzalanması gündemde. Bu yüzden bazı bankalarımız hidroelektrik santralleri için istenilen kredilerde muhakkak Çevre Etkin Değerlendirme (ÇED) raporu istiyor diye konuştu.
PSİKOLOJİMİZİ DÜZELTMELİYİZ
Gazeteciler dünyada kriz var, Türkiye de etkileniyor. Ergenekon da gündemimizde. Bu durum hem bankacıları hem tüketicileri nasıl etkiliyor sorusuna Özince, toplumun psikolojisinin önemli olduğunu kaydetti. Özince, Sabah kalkıp güne moralsiz başlarsanız, o gün hep öyle gider. Moral çok önemli. Türkiye'nin psikolojik sorunu var. Bu psikolojiyi düzeltmek için hepimize görev düşüyor. Bu konuda duyarlı olmalıyız diye düşünüyorum diye konuştu.
Tüketici kredilerini bu miktarda tutmak başarı olur
Ersin Özince, Türkiye'de mevduatın vadesini uzatacak önlemlerin alınması gerektiğini kaydetti. Vade uzadıkça bankacılık sektörü de tüketici kredilerini daha cazip kılmaya devam edecektir diyen Özince, mevduatın vadesinin uzatılması için vergisel çözümler devreye sokulması gerektiğini bildirdi.
Özince, Bunlar parasal ve mali politikasıyla yapılır şeklinde konuştu. Tüketici kredilerinde bankacılık sektörünün 2009'da mevcut miktarını koruyabilmesinin bir başarı olacağını da savunan Özince, Şu anda talepte çeşitli nedenlerle daralma var. Bunun en başında mutlaka ele alınması gereken psikolojik faktörler geliyor, ancak tüketici kredilerinde bankacılık sektörünün 2009 yılında da mevcut miktarları koruyabilmesi dahi başarı olacaktır dedi.
Bugün
