Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü inşaat. Her yıl istihdama katkısı ciddi oranlarda artıyor. Ama sadece ekonomik verilerle bir ülke analizinde de bir sektör analizinde de pembe tablo çizmek mümkün değil...
Hemen her gün masama dünya çapında konusunda uzman olan firmaların ya da üniversitelerin hazırladığı ilginç araştırmalar geliyor. Bugün The Economist’in Intelligence Unit (İstihbarat Birimi)tarafından hazırlanan iki farklı ve çok ilginç araştırma raporu var elimde. Birincisi geçen hafta yayınlanan Dünya Ülkeleri Toplumsal Huzursuzluk Endeksi. Bu rapor 150 ülkeyi kapsayan, çok çeşitli bağımsız değişkeni irdeleyen özellikle kurumsal ve siyasi zayıflıklara odaklanan bir araştırma. İkincisi, rakamlarla dünya ülkelerinin ekonomik portresi.
Orta sınıf özlemleri
Huzursuzluk Endeksi’nde en düşük riskte olan altı ülke var. Sırasıyla Avusturya, Danimarka, Japonya, Lüksemburg, Norveç ve İsviçre. Çok yüksek riskte olansa 19 ülke. Türkiye’nin bu sıralamada çok ilginç bir yeri var. 20. sıradaki Ukrayna’nın ardında 21. sırada. Yani, yüksek riskli ülkelerden çok yüksek riskli ülkelere geçiş sınırında. Bu araştırma raporunda çok dikkate alınması gereken toplumsal huzursuzlukların nedenlerini sunan bir açıklama da var. Dünyadaki toplumsal huzursuzlukların en uç noktası protestolar. Bu protestoların üç nedeni var. Birincisi İspanya ve Yunanistan’daki gibi ekonomik sıkıntılara verilen doğrudan tepkiler. İkincisi Ortadoğu’da olduğu gibi diktatörlüğe karşı yükselen isyanlar. Üçüncüsü hızla büyümekte olan yükselen piyasalardaki yeni orta sınıfın özlemleri olarak tanımlanmış. Araştırma Türkiye’yi ilginç bir şekilde üçüncü sıraya koymuş. Protestoların ortak özellikleri ise büyük gelir eşitsizliği, yönetim zafiyetleri, düşük toplumsal onay, etnik gerilimler, hükümete ve kurumlarına duyulan güvenin kaybolması. Yani bu endeks toplumun huzurunu sadece ekonomik yapıya bağlamıyor. Zira, örneğin Türkiye size bahsettiğim yine aynı kurumun diğer araştırmasında ekonomik verileriyle umut vadeden ilk on ülke arasında. Yani huzursuzluğumuz bir yandan da umut vadediyor!
Sektörün ihtiyacı
Hep söylüyoruz, Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü inşaat. Ekonominin en büyük sıkıntısı olan cari açığın da umudu. Her yıl istihdama katkısı ciddi oranlarda artıyor. Ama sadece ekonomik verilerle bir ülke analizinde de bir sektör analizinde de pembe tablo çizmek mümkün değil. Dünya Toplumsal Huzursuzluk Riski araştırması inşaat sektörü için çok doğru okunması gereken bir rapor. Zira, inşaat sektörünün temeli konut. Konut alıcıları da elbette önce ekonomik verileri değerlendirerek ama sonra da baskın bir şekilde psikolojik normlarla satış kararı alıyorlar. Yani huzur sadece kapalı kapılar ardında değil, ülkemizde de inşaat sektöründe de ihtiyacımız olan en temel şey.
Ceren Kumbasar/ Vatan Gazetes
