Gila Benmayor Hürriyet Gazetesi'ndeki bugünki köşesinde Kanal İstanbul projesini kaleme aldı. Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği öğretim üyesi Profesör Cemal Saydam'ın Kanal İstanbul projesi yorumlarına yer verdi...
GEÇENLERDE, “Kanal İstanbul'u rafa kaldırmak değil tümden unutun” diyen Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği öğretim üyesi Profesör Cemal Saydam’ı dinledim.
Kanal İstanbul yapıldığı takdirde Marmara ve Karadeniz’e neler olacağını harita ve grafiklerle görünce dehşete kapıldım.
Prof. Saydam, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin "Mimarlar Bu Ay Neyi Konuşuyor" toplantısının bu ayki konuğuydu.
Kar kış demeden sunumu için Ankara’dan İstanbul'a gelen Prof. Saydam, kimyager ve deniz bilimci.
ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü'nde, Profesör Emin Özsoy ile birlikte uzun yıllar denizlerimizi incelemiş.
Akdeniz, Marmara, Boğazlar sistemini, Karadeniz'i ezbere tanıyor.
Marmara'daki akıntının Karadeniz'e ulaştığını kanıtlamak için ekibiyle tam 4 kere İstanbul Boğazı'nın altını kırmızıya boyamış.
Haliç’in mavi rengine kavuşmasının arkasındaki isim.
“Haliç temizlenir dedik çünkü bilimsel verilere dayanıyorduk” diye konuşuyor, işte bu yüzden Kanal İstanbul projesi ortaya atılırken hiçbir bilim insanına danışılmamasını tuhaf karşılıyor. Karşımızda, son derece karmaşık bir yapısı olan Boğazlar Sistemini etkileyecek olan bir proje var ve sistemi en iyi bilen bilim insanlarına fikirleri sorulmamış.
Prof. Saydam diyor ki:
“Bizi çevreleyen denizler en zıt koşullara sahip. Akdeniz tuzlu, besin maddesi içermiyor, Karadeniz tuzlu değil besin kaynıyor”.
Karadeniz 12 bin yaşında, Marmara ise en fazla 3 bin yaşında.
Sağlıklı Akdeniz ile sağlıksız Karadeniz’in buluşmasından ve 9 bin yıl süren “doğum sancılarından" sonra Prof. Saydam’ın oksijen eksikliği çektiği için “astımlı çocuk” diye tanımladığı Marmara Denizi oluşuyor.
Marmara’nın ilk 25 metresi Karadeniz, altının tamamı tuzlu Akdeniz.
Bu iki farklı akıntı zeytinyağı ile suyun karışmadığı gibi asla birbirine karışmıyor.
Üst tabaka 3 ayda bir, alttaki tabaka ise 7 yılda bir değişiyor.
Müthiş dinamik bir yapı, müthiş bir denge.
Kanal İstanbul devreye girdiği takdirde bu denge bozulacak.
Peki neler olacak?
Profesör Cemal Saydam senaryolarını sıralıyor:
Karadeniz’e ikinci bir musluk açtığınızda suyu daha hızlı Marmara Denizi'ne akacak.
Bol besinli üst tabaka zaten çan çekişen alt tabakaya baskı yapacak, dolayısıyla oksijen hızla azalacak
Oksijen bitince bir daha geri dönüşü yok, kanalı kapatsanız dahi yok.
Oksijensizlik kimyasal dengeleri alt üst edecek, alt tabakadaki hidrojen sülfür yoğunluğu hızla artacak.
Dolayısıyla İstanbul birkaç 10 yıl sonra lodos estiğinde dayanılmaz bir şekilde çürük yumurta kokacak.
Zamanla Karadeniz’in de ekolojik yapısı bozulacak.
Profesör Saydam’ın senaryoların yanı sıra ortaya attığı sorularda var:
Kanalın çevresini yerleşime açtınız. Kanalizasyon ne olacak? Şimdi Boğaz'ın altından Karadeniz’e kanalizasyon sistemi tıkır tıkır çalışıyor. Kanal açılınca ne olacak?
Kanal ile ortaya çıkan adanın suyunu nereden tedarik edeceksiniz?
Montreux Anlaşması nedeniyle şimdi Boğaz’dan parasız geçen ticari gemileri Kanal İstanbul'dan ücret ödeyerek geçmeye nasıl ikna edeceksiniz?
Karadeniz'in ekolojik yapısının bozulmasına Rusya, Ukrayna, Romanya'nın ne tepki vereceğini hesapladınız mı?
Yıllarca bu iki denizle ilgili bilimsel verileri biriktirmiş olan Profesör Saydam, özetle diyor ki Kanal İstanbul hayata geçerse bu İstanbul'un sonu olur.
Gila Benmayor/ Hürriyet Gazetesi