Türkiye’de son yıllarda hızla büyüyen ve en büyük projelerin gerçekleştiği sektörlerden biri de ulaşım. Siemens Türkiye CEO’su Hüseyin Gelis, elektrikli toplu taşımacılığa ağırlık verilerek hem çevre, hem ekonomi açısından iyileşme sağlanabileceğini söylüyor.
Türkiye’de son yıllarda hızla büyüyen ve en büyük projelerin gerçekleştiği sektörlerden biri de ulaşım. Siemens Türkiye CEO’su Hüseyin Gelis, elektrikli toplu taşımacılığa ağırlık verilerek hem çevre, hem ekonomi açısından iyileşme sağlanabileceğini söylüyor. Ayrıca son teknolojilerle emisyonu düşürme ve zaman tasarrufu sağlanabileceğini vurguluyor.
ALMAN teknoloji şirketi Siemens, Türkiye’nin büyümesine ve gelişimine nasıl katkıda bulunduğunu anlattığı ‘topluma katkı raporu’nu yayınladı. Raporda özellikle ulaşım konusu dikkat çekiyor. Zira Türkiye’nin kalkınma hedefleri arasında en önemli konu başlıklarından birini ulaşım oluşturuyor. Yollar, köprüler, demiryolları, havalimanları, liman ve su yollarını kapsayan altyapı yatırım sanayiinin 2011’den 2022’ye kadar yılda yüzde 12 değer kazanarak ve toplamda üç kat büyüyerek 10.9 milyar TL’den 36.6 milyar liraya ulaşması bekleniyor. Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın 2013 tarihli raporuna göre, 2022 yılında yollar ve köprüler 16.8 milyar TL, demiryolu taşımacılığı sektörü ise 13.8 milyar lira değere ulaşacak. Lakin ulaşımda yeni yatırımları yaparken çevreyi daha az kirletecek, daha fazla tasarruf sağlanacak teknolojilerin tercih edilmesi de önem taşıyor. Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, elektrikli raylı sistemlere işaret ederek, “Elektrik kullanarak yüksek kapasiteli, az bakım gideri olan, süratli, konforlu, az yer kaplayan ve havayı kirletmeyen bir ulaşım türü. Bu nedenle özelikle kent içi ulaşımda raylı sistemlere (elektrikli toplu taşımacılığa) ağırlık vermek, hem çevre hem de enerji ekonomisi açısından tüm uzmanların birleştiği bir konu. Mükemmel bir raylı sistem altyapısı, enerji verimliliğini büyük oranda arttırırken, karbon emisyonsuz bir gelişme ya da mevcut karbon salım derecelerinde önemli ölçüde iyileşme sağlar” diyor.
25 BİN KM DEMİRYOLU
Türkiye’de demiryolu, denizyolu, boru hattı gibi diğer ulaşım sistemlerinin mevcut ihtiyacı karşılayamıyor olması nedeniyle, şehir içi ve şehirlerarası yolcu ve yük ulaşımı karayolu ağırlıklı olarak yapılıyor. Gelis’e göre hızlı tren hatlarının kurulması ekonomik büyümeyi teşvik edebilir, uzun mesafelerin konforlu ve kısa zamanda tamamlanmasıyla bu mesafeler arasındaki ekonomik ilişkiler de artabilir. 10. Kalkınma Planı’nda demiryollarının toplam uzunluğunu 25 bin kilometreye (km) çıkarma hedefi olduğuna dikkat çeken Gelis, “Bu çerçevede Ulaştırma Bakanlığı, 200 set çok yüksek hızlı tren, 10 bin km yeni yüksek hızlı tren hattı, 4 bin km konvansiyonel hat, 5 bin yeni metro aracı ve mevcut 11 bin kilometrelik demiryolu hattının rehabilitasyonu için yatırım yapacak. Bu rakamlar düşünüldüğünde, CO2 emisyonunda azalma ve yolculuk sürelerinde kısalma konusundaki potansiyel daha iyi anlaşılabilir” diyor. Teknolojinin, ulaşımda hem enerji verimliliğini arttırdığını, hem de CO2 emisyonlarının azaltılmasını sağladığını kaydeden Gelis, Amerika’da Portland bölgesindeki toplu taşıma uygulamalarını örnek gösteriyor: “12 bin kilometrelik Portland Orange Line, şehrin banliyölerinden şehir merkezine her gün 23 bin yolcu taşıyor. Projenin önemi, şehre diğer banliyöleri de bağlamanın yanında çevreye olumlu etkileri ve otomobil trafiğini günde 9 bin adet azaltmasıyla ortaya çıkıyor. Siemens trenleri ve enerji depolama sisteminin kullanıldığı projede her bir birim için yılda 500 bin kilovat saat elektrik tasarrufu sağlanabiliyor. Trafikteki araç sayısının azalmasıyla da hava kirliğinin azaltılmasına önemli katkı sağlanıyor.”
YOLCULUK BAŞINA 7 TON
RAPORDA, Türkiye’nin ilk çok yüksek hızlı treni Siemens Velaro’dan da bahsediliyor. Haziran itibarıyla 600 bin kilometre yol kat eden Velaro, Ankara-Konya arasında yolcu taşıyor. Rapora göre, yolculuk süresini 1.5 saate düşüren sistemde, trenler 250 km/s azami hızla seyahat ediyor ve otoyol üzerinden yapılan yolculuklara oranla yüzde 40 zaman tasarrufu sağlanıyor. Aynı mesafeyi giden otomobile göre yolculuk başına 7 tona yakın CO2 emisyonu önleniyor. Gelis, “Son teknoloji kullanan ulaşım sistemlerinin demiryolları değil tüm taşımacılık alanlarında hem karbon emisyonunu düşürme, hem de zaman tasarrufu sağlamada ciddi katkısı olabilir. Türkiye’nin Paris Anlaşması’ndaki karbon salımı düşürme hedefinin önemli bir bölümü bu şekilde sağlanabilir” diyor.
HAVA KİRLİLİĞİ ARTINCA YEŞİL IŞIK KISALIYOR
ALMANYA’DA kurdukları çevre odaklı trafik kontrol sistemini de anlatan Gelis, “Hava kalitesi için iki limit seviye belirlendi. Bu değerler aşıldığında trafik sistemi otomatik tepki veriyor. Birinci seviyede sürücülere trafiğin ve hava kirliliğinin yükseldiğine dair panolar aracılığıyla bilgi iletiliyor ve senkronize trafik ışıkları trafiğin daha yavaş akmasını sağlayacak şekilde yeşil ışık sürelerini kısaltıyor. İkincide, yeşil ışık süreleri daha da kısaltılıyor” dedi.
Hürriyet
Önerilen Bağlantılar : Satışa çıkacak projeler