Dülük Antik Kenti'nde kazı çalışmaları tekrar başladı. Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu, çalışmaları yerinde inceledi. Çalışmalar hakkında bilgiler veren Başkan Fadıloğlu, “Ümit ediyorum ki Eylül ayı sonuna kadar çok güzel buluntularla bu sezonu da kapatmış olacağız” dedi.
Dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Dülük Antik Kenti’nde kazı çalışmaları 1 yıl aradan sonra yeniden başladı. Kazı alanını ziyaret eden Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu, çalışmaları yerinde inceledi. Çalışmalar hakkında bilgiler veren Başkan Fadıloğlu, “Ümit ediyorum ki Eylül ayı sonuna kadar çok güzel buluntularla bu sezonu da kapatmış olacağız” dedi.
Şehitkamil Belediyesi’nin destekleriyle 2001 yılından bu yana kazı çalışmalarının yapıldığı Dülük Antik Kenti’nde, 1 yıl aradan sonra kazı çalışmalarına tekrar başlandı. Almanya Münster Üniversitesi’nden arkeolog Prof. Dr. Engelbert Winter başkanlığında başlatılan kazı çalışmaları 2 ay sürecek. Kazı alanını Prof. Dr. Engelbert Winter ile gezen Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu, çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Bu yılki kazı çalışmalarının da 2 ay süreceğini belirten Başkan Rıdvan Fadıloğlu, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da Dülük Antik Kentin kazısı devam ediyor. Almanya Münster Üniversitesi’nden Prof Dr. Engelbert Winter başkanlığında ve bizim burada kazı merkezlerinin organizasyonları çerçevesinde Samsun Müzesi’nden görevli eş başkanlık niteliğindeki arkadaşlarımızla birlikte kazı çalışmaları devam ediyor. Yaklaşık Ağustos ayının başında başlayan bu kazılar Eylül ayının sonuna kadar devam edecek. Her yıl olduğu gibi bu yılda belirli tarihler arasında bu kazılar yapılabiliyor. Şu anda burada 25 kişi üniversiteden, 31 kişiden dışarıdan işçi olarak gelen toplam 56 kişi ile kazı çalışmaları yapılıyor. Tabi her zaman söylenen bir şey var, bu kazıların neden her zaman değil de kısa süreli yapıldığı söyleniyor. Yapılan kazılarda mutlaka üniversiteden akademik arkadaşlarımızın olması gerekiyor. Onların eğitim ve öğretim yılı içerisindeki yapılan çalışmaların yanı sıra bu şekildeki çalışmaları da ancak 2 ay kadar sürüyor. Tabi burada yalnızca onların buradaki buluntuları elde etmesi değil, daha sonra çıkan bu buluntuların diğer taraftan da restorasyonu söz konusu. Bu yılda yapılan çalışmalara eş güdümlü olarak, iki ekip tarafından restorasyon çalışmaları devam ettirilecek. Dülük Antik Kentin bütün olarak ortaya çıkması noktasında büyük emek veriliyor. Tabi bu kazılarda aceleci olmaması gerekiyor ve uzun süreç gerektiriyor. Öyle yerler var ki yaklaşık 70 yıldır kazılan yerler var. Dülük Antik Kenti’nin de biz bir an önce meydana çıkması adına gereken desteği vermeye gayret gösteriyoruz. Yine sayın Engelbert Winter’tin başkanlığında tüm ekibine teşekkür ediyorum. Şimdiden küçük buluntuları elde etmeye başladık, ama ümit ediyorum ki Eylül ayı sonuna kadar çok güzel buluntularla bu sezonu da kapatmış olacağız. Ben bu kültür mirasının tüm dünya insanlarına bir an önce takdim edilmesi dileğiyle, tüm ekibe tekrar teşekkür ediyorum. Burası adım adım açılması söz konusu. Önce burada açmalar yapılıyor, sonra o açmaların belirli kısımlarının restorasyonları yapılıyor. Restore edildikten sonra gezilebilecek yollar oluşturuluyor. Daha önce burada yollar dahi yoktu. Bunların yönlendirmeleri, levhaları yapılmaya başlandı. Fakat burada bir müddet çalışılıp, daha sonra bekleme olduğu için tam manasıyla sunulması şu anda mümkün değil. Biraz daha zamana ihtiyacımız var. En azından buradaki yapıların temellerinin veya fonksiyonlarının meydana çıkması sonuçlanırsa, ondan sonra gezenlerinde daha rahat bir şey görme imkanı olacak. Şuanda detaylı çalışma yapılıyor fakat, vatandaş nezdinde o algıyı yönetebilme imkanımız yok. Bunun için belirli bir organizasyondan sonra buranın sunumu mümkün olacak” diye konuştu.
"BU YILKİ ARAŞTIRMAMIZDA MANASTIRA AİT OLAN KİLİSEYİ ORTAYA ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Almanya Münster Üniversitesi’nden Arkeolog Prof. Dr. Engelbert Winter ise, “Bulunduğumuz alan bir kutsal alan konumuydu ve milattan önce 1000’li yıllarda başlayıp ve milattan sonra yine 1100 yıllarına kadar yani 2000 yıllık süre boyunca burada kült işlevi görmüş bir alandayız. Önemi bu açıdan oldukça büyüktür. Antik dönemde çeşitli evreler geçirmiş olan bir alandayız ve bu alanda şu an ya da bu yılki araştırmamızın ağırlık noktasını manastır bölgesi oluşturmakta. Milattan sonra 4. ve 5. yüzyılda kurulmuş ve 12. yüzyıla kadar sürekli kullanıma sahip olan bir manastır olması gerekiyor. Bu yılki araştırmamızda manastıra ait olan kiliseyi ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Buluntularımız arasında geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılda yine aynı şekilde devam ediyor. Ağırlıklı olarak takı boncuğu, silindir ile damga mühürleri oluşturuyor. Bu mühürler ve boncuklar, antik dönemde Tanrı’ya sunum olarak hediye edilmiş olan malzemeydi ve tapınakta bunları bırakılıyordu. Şu ana kadar yaptığımız ve geçmiş yıllarla beraber 3 bine aşkın mühür ve boncuk buluntumuz var. Bu Türkiye’de ve genel olarak nadir olan noktalardan biridir. Yani böyle yoğun bir şekilde mühürlerin ve boncukların bulunmuş olduğu bir nokta burası. Yaklaşık 15 yıldır burada çalışıyoruz. Kazılarımızın amacı, kutsal alanı açığa çıkardığımız antik dönemin kalıntılarını restorasyonunu ve konservasyonunu da gerçekleştirerek, önümüzdeki yıllarda bir şekilde turizme kazandırmak. Ama tabii ki en önce restorasyonunu ve konservasyonunu gerçekleştirmemiz gerekiyor ve önümüzdeki yıldan itibaren asıl kentin yer almış olduğu keber tepeye doğru da artık çalışmalarımızı yoğunlaştırmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
Milliyet