Miras, bir kişinin ölümü sonrasında mirasçı olarak tayin ettiği kimseler ile yasal olarak mirası alabilecek kişilere bırakılan mal varlığı yani alacak ve borçlar olarak biliniyor. Peki mirasın gerçek reddi nedir? İşte yanıtı...
Mirasın gerçek reddi nedir?
Miras; mirasbırakanın ölümüyle birlikte, tüm hak, alacak ve borçları ile kendiliğinden ve bir bütün olarak mirasçılara geçiyor. Ancak bu kural, her zaman mirasçıların lehine olmuyor. Zira, mirasbırakanın öldüğü andaki borçları; mevcut malvarlığı, alacakları ve diğer haklarından fazla olabiliyor. Daha açık bir anlatımla, miras yoluyla intikal edecek borçlar, mirasçıları zor durumda bırakabiliyor.
Bu halde, mirasçıların başvurabileceği yol, mirası reddetmektir. Böylece mirasçılar, pasifi (borçları) aktifinden (alacaklar ve tüm ayni haklar da dahil olmak üzere malvarlığı) fazla olan mirasın, kendilerine intikalinin (geçmesinin) oluşturacağı mali yükten kurtulmuş oluyorlar.
Mirasın gerçek reddi için birtakım şartlar bulunuyor bunlar;
- Mirasçı, mirası reddettiğine ilişkin tek taraflı irade beyanında bulunması gerekiyor
Fiil ehliyetine sahip olanlar mirasın reddedildiğine ilişkin bu tek taraflı irade beyanını bizzat yapması gerekirken, fiil ehliyetine sahip olmayanlar (18 yaşını doldurmamış küçükler, kısıtlılar gibi) yasal temsilcileri (veli, vasi, kayyım) aracılığıyla bu hakkı kullanırlar. Örneğin, velayet altında bulunanların ret hakkı velileri tarafından kullanılıyor. Vesayet altındaki kimseler adına ise bu hak, sulh hukuk mahkemesi ve sonrasında asliye hukuk mahkemesinden izin alınarak vasileri tarafından kullanılıyor.
- Ret beyanı 3 aylık hak düşürücü süresi içinde yapılması gerekiyor.
Söz konusu 3 aylık süre, yasal mirasçılar (kanunen sayılmış olan mirasçılar) için mirasbırakanın ölümünü öğrendiği tarihten itibaren başlıyor. Ancak ölümden haberdar olmakla birlikte, ölüm anında mirasçı olduğunu bilmeyen yasal mirasçı için süre, ispat edilmesi şartıyla, mirasçı olduğunu öğrendiği andan itibaren başlıyor.
Atanmış mirasçılar ise vasiyetnameye göre mirasbırakanın tasarrufunun (vasiyetname ile mirasçı atama) kendilerine resmen bildirildiği (tebliğ edildiği) tarihten itibaren 3 aylık süre içerisinde mirası reddedebiliyorlar.
Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten itibaren işlemeye başlıyor. Örneğin, mirasbırakan öldüğünde yasal mirasçılarından yalnızca çocuğu ve amcası sağdır. Kural gereği bu halde tüm miras çocuğa kalır. Ancak, çocuk mirası reddederse, miras, daha önce mirasçı olmayan amcaya geçer. Yeni mirasçı amca için 3 aylık süre, çocuk tarafından mirasın reddedildiğini öğrendiği andan itibaren başlıyor.
Sözü edilen 3 aylık sürenin uzaması veya süre bitiminde yeni bir süre tayin edilebilmesi, ancak önemli sebeplerin varlığı halinde sulh hakimi tarafından karar verilmesi ile mümkün oluyor.
Hak düşürücü nitelikte olan bu süre, bazı durumlarda koruyucu da olabiliyor. Nitekim, mirasbırakanın alacaklılarının, alacaklarından dolayı icrai işlemlere geçebilmeleri için 3 aylık ret süresinin sona ermesini beklemeleri gerekiyor. Mirasbırakanın borcu kamu borcu dahi olsa haciz işlemi yapılamıyor.
- Ret beyanı koşulsuz olmalıdır
Ret beyanı kayıtsız ve şartsız olması gerekiyor. Ayrıca, kısmî ret beyanı da miras hukukunun küllî halefiyet ilkesine (mirasın bir bütün olarak geçmesi) aykırılık teşkil ettiğinden geçerli olmuyor.
- Ret beyanı, sulh hakimine yapılmalıdır
Son olarak, mirasın reddi beyanının, mirasbırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesi hakimine yazılı veya sözlü olarak yapılması gerekiyor.